3 Aralık 2012 Pazartesi

Sinyora Da Vinci



Yaklaşık bir ay önce D&R'da roman günleri yapılmış ve bazı kitaplar 7,95 tl'den satışa çıkarılmıştı. Ben de o kampanyadan iki kitap almıştım, birisi Phillippa Gregory kitaplarından birisi, diğeri de Robin Maxwell'in Sinyora Da Vinci'si. Tarihteki belli olaylara ve kişilere özel merakım vardır ve Rönesans ve Leonardo Da Vinci de bunlardandır.

Önceliği Sinyora Da Vinci'ye verdim. Daha romantik bir kitap beklerken dönemin olaylarına, felsefeye, bilime, siyasete güzel şekilde değinen, o dönemin toplumsal yaşayışına ayna tutan, rönesans ve reformu hazırlayan koşulları ayan beyan anlatan bir kitapla karşılaştım. Romantizm, aşk hikayesi, evlat sevgisi gibi duygusal meseleler de eksik kalmamıştı ama.

Ansiklopedik bilgilerle bazı şeyler tutmasa da sadece kurgu olması bile rahatsız edici değil, çünkü dönemin olayları,  kişiler, tarihsel akışta bir yanlışlık yok. Sadece Da Vinci'nin annesi gerçekten bunları yapmış mıdır, cidden merak ediyor insan.

Leonardo Da Vinci, İtalya'da Vinci kasabasında, bir simyacı-şifacının kızı olan Catherina ile o zaman daha üst bir sınıf sayılan noter-avukat bir ailenin Piero ismindeki oğullarının gayrimeşru çocuğu olarak dünyaya geliyor. Babası oğlunu reddetmese de o dönemin İtalya'sında gayrimeşru doğan çocuklar üniversiteye bile gidemiyor.

Ansiklopedik bilgilerde Leonardo'nun annesi sadece oğlunu emziriyor daha sonra da başka bir kasabada yaşayan bir adamla evleniyor, şeklinde bilgiler var.

Romanda ise o dönemin erkekler dünyasına sadece oğlu için dalıp felsefe, bilim, sanat, eczacılık, simyacılık dalında çok çok başarılı olan bir kadın var, Yunan diline hakim, antik felsefecilerin hepsinden haberdar.

Leonardo'nun resme yatkınlığı fark edildiğinde Floransa'da Verrochio ismindeki büyük ustanın yanında eğitim görmeye başlıyor. Catherina da oğlunun hasretine dayanamayarak Floransa'ya, ancak erkek kılığında, yerleşiyor. Bu esnada Floransa'nın yöneticisi ve en nüfuzlu ailesi Mediciler'in oğlu Lorenzo ile tanışıyor. Lorenzo sayesinde özellikle Rönesans'ı hazırlayan arayışların ortaya çıktığı özel gruplara katılıp derin derin felsefe tartışıyor, sanattan, bilimden dem vuruyor. Bu arada engizisyon mahkemeleri, o dönem Osmanlılar'ı, cadı avları gibi dönemsel meseleleri kitapta hafif hafif yakalamak mümkün. Örneğin "tambura kutusu" denilen kutulara atılan şikayetlerle mesnetsiz olarak pek çok insanın yakalanıp tutuklandığı anlatıyor ki, Leonardo Da Vinci de zamanında bu kutulardan nasibini almış.

Kitapta bir başka ilgimi çekense meşhur Mona Lisa tablosundaki kadının Leonardo'nun annesi olması meselesi... Kitapta,tablodaki kişinin erkek mi, kadın mı, gülüyor mu, ağlıyor mu gibi pek çok ikilemi taşımasını, Catherina'nın uzun yıllar erkek kılığında yaşamasıyla açıklıyor. Yine bir ansiklopedik bilgi ışığında Leonardo Da Vinci'nin ölene kadar resmi yanından ayırmadığı ve ömrünün sonuna kadar üzerinde çalıştığı bilgisi de varken resmin annesinin resmi olması ihtimali kuvvetleniyor ya da kurgu da olsa tüm taşlar yerine güzelce oturmuş oluyor.

Leonardo'ya gelince... Aslında bir reformist, yenilikçi, araştırmacı... Bizim sandığımızın aksine onun büyük aşkı resim değil. Resimleri sadece para kazanmak ve kiliseye karşı gelmemek için (kilise duvarlarına yapılan ikonlar ya da "Son Akşam Yemeği" gibi dini tasvir eserleri) yapıyor, çünkü tutuklandığı dönem özgürlüğünü kaybetmesi onun hayatını gerçekten derinden etkiliyor. Asıl merakı ise keşfetmek üzerine... Anatomiye meraklı, gizli gizli kadavra incelemeleri yapıp bunları çiziyor, aletler yapıyor ve en büyük tutkusu, arzusu: Uçmak. Bu amacı için de sayısız proje tasarlıyor, denemeler yapıyor.

Ne olursa olsun bu büyük dehaya bir de böyle bakmak güzeldi. Tarih, aşk, felsefe, sanat... Akıp gidiyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder