30 Kasım 2012 Cuma

Moskova Metrosu: Bu metroysa bizdekiler ancak atlıkarınca olur!



Moskova’da yaklaşık 15 tane metro hattı bulunuyor ve bu ağ günden güne büyümeye devam ediyor. Örneğin şehrin dışında bir mesire yerine, artık şehrin bitip ormanların başladığı bir yere gitmek istediniz (İsmailova Parkı gibi) metro oraya da gidiyor. Bir bilet alıp bir yerden bindiğiniz anda diğer tüm hatlara ücretsiz geçebiliyorsunuz ve hepsinin kesiştiği dairesel bir kahverengi hat ile en eski ve merkezi kırmızı hat bulunuyor, bu iki hat sayesinde şehrin en alakalı yerinden en alakasız yerine hızlı ve ucuz bir şekilde ulaşmanız mümkün. Üstelik 1930’larda yapılmış metro altyapısı ve eski trenler oldukça nostaljik bir hava estiriyor. Özellikle bazı istasyonlar sanki bir sanat galerisindeymişçesine harika sanat eserleriyle dolu. Heykeller, değerli tablolar ya da dev mozaik duvar resimleri… Sadece metronun duraklarında inip binmek bile bir gezi tecrübesi yani!





Metroda fotoğraf çekmek yasak olduğundan ancak bu kadar çekebildim ama istasyonlarla ilgili bilgi almak isterseniz tık tık...

Ulaşım ücreti çok ucuz biz –yanlış hatırlamıyorsam- 10 binişlik karta yaklaşık 7 dolar vermiştik. Metronun her şeyi gibi turnikeleri de antika, turnikeler normalde açık, siz pat diye geçiliyor zannederken eğer kartı okutmadıysanız daaaannn diye bir demir turnike iniyor ve birkaç gün diz civarınızda kocaman bir morlukla gezmek zorunda kalıyorsunuz. Ben ilk günler rush hour kalabalığı + kaybolma paniği nedeniyle otel kartımı turnikeye okutmaya çalışıp bu enteresan uygulamadan nasibimi almıştım.

Bizim Moskova’ya gitmeden önce yaptığımız en akıllıca şey bu metro haritasını alıp üzerine otelimizi ve gezilecek yerlerin duraklarını yazmamız oldu. Ayrıca bu sanat galerisi özelliğindeki durakları da işaretleyip metro görgüsüzleri gibi duraklarda inip inip bindik.

Moskova kalabalıklığı ve trafiği ile İstanbulla yarışır özellikte, metroya binişimiz rush hour saatlerine geldiğinde hayatımda hiç bu kadar kalabalık bir toplu taşıma aracına binmediğimi hatırlıyorum. Kaburga kemiklerim çarkın dişlileri misali yanımdaki adamın kaburga kemiklerine geçti resmen ve enteresandır o sıkışıklıkta bile ayakta durup bir eliyle tutunup bir eliyle katladığı kitabını okuyan tipler vardı.

Daha çookk yolumuz var demek geldi içimden...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder