16 Kasım 2012 Cuma

Bali'de Ne Yedik, Ne İçtik?





















Deniz ürünlerini ne kadar sevdiğimi bilmeyen kalmamıştır herhalde. Bali bu anlamda zengin mi, zengin… Üstelik maalesef eşiğinizi de felaket yükseltiyor. Örneğin karides denilen şeyin tavuk butu gibi geldiği bir ülkede bir hafta boyunca sürekli bunları yiyince Türkiye’deki karidese böcek muamelesi yapmamak elde değil. Yengeç, ahtapot, ıstakozu da ayrıca anlatmama gerek yok sanırım. Bol bol deniz ürünü yedik. Balıklı çorba, kızarmış pirinç de Bali’de hemen her yerde rastlayabileceğiniz geleneksel yemeklerden. Midye ve pirincin sebil gibi olmasına rağmen bizdeki midye dolmasından yapmayı akıl edememişler, midyenin içine meşhur baharatlarıyla yaptıkları ezme gibi bir şeyi koyup öyle servis ediyorlar. Ben garsona “bizim ülkemizde bunun içine pirinç koyarız daha harika olur” diyince Umut kızdı “sırrımızı neden veriyorsun, Yunanlardan sonra Balililer de midye dolmamıza sahip çıkarsa görürsün” dedi.

Fast food seçeneği çok fazla. Sadece bir kere Pizza Hut’ta yemek yedik. O da bizim Türkiye’deki pizzalardan çok daha farklıydı, olumlu yönde diyorum. İki küçük pizzayı zor bitirdik. Mc Donald’s ve Kentucky en çok rastlanan fast food zincirleri. Ama ben geleneksel yemekleri yemekten yana olduğum için bol bol deniz ürünü yiyip Bintang birasından içtim.

Bali’de malum servis ve vergi ücretlerinden kaçınabileceğiniz ve uygun fiyata güzel yemek yiyeceğiniz bir restoran ziniri var: Prada. Prada’da birkaç kez yemek yedik, hepsinde hakikaten midemiz bayram etti ve ödediğimiz para da içimize oturmadı. Birinde iki kişilik kocaman bir deniz ürünü tabağı aldık. Bitiremedik bile. Çünkü bu tabağı alınca, fiyata, öncesinde açık büfe çorba, salata, iki tane Bintang ve ardından seçeceğin iki tatlı da dahil oluyor. Gerçekten muhteşem bir yemekti. Biz Bintang yerine Bali şarabı içip bir de ona bayıldık. Toplamda da yaklaşık 60 dolar ödedik. Bir başka gidişimizde yediğimiz ördek (Endonezya dilinde bebek) de gerçekten çok başarılıydı, biraz fazla yağlı gelse de gerçekten çok güzeldi. Prada aynı zamanda süpermarket ve masaj salonu zincirlerine de sahip. Masaj salonu ve süpermarketini de tavsiye ediyorum.






İçki olarak Bintang birası, Bali şarabı ve muz likörü mutlaka ama mutlaka denenip mümkünse valize de bol bol konulup Türkiye’ye getirilesi.

Ayrıca atölyelerde ev yapımı çeşit çeşit çayları ve kahvelerinden de gerek hediyelik, gerek evinize alıp soğuk kış günlerinde içmelik almanızı tavsiye ederim. Bali kahvesi ve Luwak kahvesi bana çok sert geldiyse de vanilyalı, çikolatalı kahveler, ginseng kahvesi ile zencefil çayı ve yeşil çay içimi yumuşak çaylar olarak tavsiye edilir.

Sigara anlamında da çok zengin bir ülke. Sigaraları çok yoğun. Mentollü slim sigaralar bile iç iç bitmiyor. Eğer sigara içen ya da en azından benim gibi içkinin, kahvenin yanında sosyal içici olarak dumanı içinize alıp bırakmayı seven biriyseniz Bali’nin sigaralarını, purolarını deneyin derim.






Meyvelerden Tayland'da yemelere doyamadığımız mangustin, rambutana çok rastlayamadık ama favorim salak oldu. Dış yüzeyinin yılan derisini andırması nedeniyle turistlerin “snake fruit” dediği bu meyve biraz rambutanı andırıyor, deneyin. Onun dışında tatsız kavun karpuz oldukça bol, ananas da.


Tatlı konusunda mutfakları oldukça zayıf. Tatlıdan anladıkları ananas, karpuz, kavun... Bir yerin tatlı mönüsünde kızarmış muz tatlı olarak sunuluyordu ama şekerden çok yağ tadı geldi damağıma. En çok Prada'da yediğim kızarmış dondurmaya bayıldım ben!

Bir de oranın Algida’sı hakikaten iyi çalışıyor anladığım kadarıyla… Özellikle son yıllarda Türkiye’de yediğim Magnumlar tereyağı yiyormuşum hissi yaratıp çikolatasının bile kalitesinin günden güne düştüğünü göz önüne alırsak Magnum sevenlerin Bali’de Belçika çikolatalı ve bol çeşitli harika dondurmalarından yemelerini öneririm. Ben capucinolu ve çilekli olanlarına bayıldım.

Bir de Kuta’daki Flap Jacks adlı gelatocunun ev yapımı dondurmalarını ve tatlılarını denemeden gelmeyin!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder