16 Kasım 2012 Cuma

20 Eylül, Bali, Kuta





Düğün koşturmacasından yeni çıkmış bir balayı çifti olarak Bali’yi tercih etmemizin en önemli nedeni hem değişik bir yer görüp hem de kendimizi yormadan dinlenip deniz keyfi yapabileceğimiz bir yer olmasıydı. O yüzden bir önceki tam gün turundan sonra Nusa Dua’da okyanusun, havuzun keyfini çıkarıp biraz dinlenip akşam bir yerlere gitmek amacındaydık. Ben okyanus kenarında uzun bir yürüyüşe çıkıp karaya vurmuş bir gemiye ve bol bol mercan kayasına rastladım, beyaz kum, turkuaz su manzaralarına, yaşanan gelgitlerin belirgin izlerine rastlayıp bu arada beynimde sürekli Mustafa Sandal’ın Denize Doğru şarkısı çınladı durdu.


Bali sörfçülerin, dalışçıların da cenneti aslında. Su altında da, üstünde de keşfedecek bir şeyler var. Hatta dalış yapamayanlar için “underwater” isminde etkinlikler düzenleniyor ve kafanızda astronot başlığı gibi bir başlıkla suyun altında yürüyerek keşfe çıkıyorsunuz.

Öğleden sonra deniz keyfini noktalayıp meşhur maymun ormanlarını görüp birkaç yeri gezelim diye taksi arayışına çıktık ve sıkı durun bir taksi macerası daha geliyor…

Otelin lobisindeki kadına uzun uzun sorup gerekli bilgileri aldıktan sonra onun bize tavsiyesiyle vahşi olmayan maymunların olduğu bir maymun ormanına gidip, Tanah Lot adındaki muhteşem manzaralı tapınakta günü batırdıktan sonra akşam yemeği ve eğlence için Kuta’ya gitmeye karar verdik. Hepsi harita üzerinde birbirinin güzergahında yerlerdi.

Öncelikle birkaç taksiciyle pazarlık edip fiyatta anlaşamayınca bir derici dükkanının önünde taksi sorduk. Derici de kuzeninin bu işi yaptığını ve ona soracağını söyleyerek yanımızda aradı. Üç yere birden yetişemeyeceğimizi ama iki yer için 300,000 rupiaha bizi götürebileceğini söyledi, biz de tamam dedik.

Bano isminde Müslüman olan taksicimizi başta çok sevdik. Bizimle her taksici gibi sohbet etti, oraya gittiniz mi buraya gittiniz mi diye konuştu durdu. Aslında Jakartalı olduğunu, karısının Jakarta’da olduğunu ve kendisinin para kazanmak için Bali’ye geldiğini, karısını çok özlediğini filan söyledi. Ardından çocuğu olduğunu, trafik kazası yaptığını ve çocuğunun öldüğünü anlattı. Biz de acıdık. Sonra ertesi gün 12 saat boyunca bizi 400,000 rupiaha gezdirebileceğini söyledi. Adam öyle sempatik geldi, öyle acıdık ki, tamam dedik yarın Ubud’a gitmek istiyorduk, sen bizi gezdir. Hatta Umut’a diyorum ki, “Umut bu adama 500,000 rupiah verelim yarın” diyorum! Boşuna dememişler acıma acınacak hale gelirsin diye!

Adam önce bizi “şurada bir alışveriş merkezi var, çok güzel, uğrayalım, görün” diye ısrarla alışveriş merkezine soktu. Tabi ki anlaşmalı olduğu bir yerdi. Sonra çıktık yok efendim trafik çok sıkışıkmış da, Tanah Lot’ta günbatımını kaçırırmışız da diye diye oraya gitmekten de kaytardı. Anlaşmamız bir kez daha bizi Kuta’ya bırakıp 5 saat bekleyip otele bırakmak üzere 250,000 rupiah ile değişti. Ama adama sinir olduk. Umutla da gerildik, yapmak istediğin bir şeyi paranla bile yapamıyorsun ve her şeye onların keyfi karar veriyor. Madem yetişemeyeceğiz bizi neden zorla alışveriş merkezine sokarsın be adam!






Sonra Kuta plajında günbatımını izledik.

Kuta Bali’nin merkezi. Tüm eğlence mekânları, uygun alışveriş mekânları burada. Biraz Pattaya’nın Sahil Yolu’nu andırıyor. 2002 ve 2003 yıllarında radikal İslamcılar burayı iki kez bombalamışlar, yüzlerce insan hayatını kaybetmiş, bombalanan yerdeki anıtta yüzlerce insanın adına bir anıt yapılmış ama hemen yanı başında eğlence tam gaz devam ediyor. Bu bombalı saldırıların Bali’nin popülaritesini azalttığı söylense de ben hayatımda bu kadar çeşit insanı hiçbir yerde görmedim. Kanadalısından, Amerikalısına, Rusuna, Uzak Doğulusuna kadar…









Kuta’nın paralel bir caddesinde Matahari adındaki büyük bir alışveriş merkezinden hediyeliklerimizi aldık. Magnetler, Bali temalı tişörtler, çay-kahve gibi Bali’ye özgü şeyleri uygun fiyata alabilirsiniz.





Akşam birer kadeh Bali şarabı içtiğimiz kırmızı konseptli mekanın maalesef adını hatırlamıyorum ama hat safhada romantik ve huzurlu bir yerdi. Sahil boyunca yürürken mutlaka dikkatinizi çekecektir.

Şaraplarımızı bitirdikten sonra, başka bir akşam alemlere akmak üzere Bano’yu bulduk. Kuta’da eğlence için Legian Street’teki sayısız mekan ve Seminyak’taki mekanlar tavsiye edilir. Kuta’da otele dönüş Legian Street üzerinden oldu, bizim Bano efendi demez mi “bu mekanlara ben de cumartesi akşamları geliyorum “with my girlfriend”! Biz de” rezil, yok karıma para kazanıyorum, yok çok seviyorum bilmem ne de, ondan sonra elin karılarıyla gece klüplerinde gezzzz, boynun altında kalsın!!!” diyerek ertesi günkü plandan da vazgeçtik. Adam birkaç gün sonra, biz Türkiye’deyken bize sms yolluyor: “hi mr. Umut when we go to Ubud?” diye, “hadi oradan!” dedik!

Epey gerilmiş olarak otele geldik. Gezip eğlenmek için strese girmek… En kötüsü de bu…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder