5 Ağustos 2014 Salı

Rota’yı kuzeye çevirenler için Doğu Karadeniz rehberi

Bir bayram tatilini daha atlatmış bulunuyoruz.

Bu sefer deniz kenarına, yurt dışı şehir gezmelerine değil de biraz değişiklik yapıp MrBalmy, annem ve babamla Doğu Karadeniz turuna gitmeye karar verdik.


Bundan 12 sene önce tek başıma Karadeniz turuna çıkmış, çok sevmiş, çok gezmiş, çok yürümüş, çok yemiş ve uzun süreli dostluklar kurmuştum. Bu seferki belki biraz ilklerin büyüsünün ortadan kalkması nedeniyle, biraz da bozulma ve kirlenmeler nedeniyle o kadar da çarpıcı değildi ancak yine de güzeldi.

Doğu Karadeniz turuna gitmek isteyenler için ön bilgi mahiyetinde burada birkaç şeye değinmek istiyorum:
Öncelikle büyük olasılıkla Doğu Karadeniz’e gitmek isteyeninaklında doğayla, yeşille iç içe olmak vardır. O nedenle tavsiyem yayla turu ağırlıklı bir programı tercih etmenizden yana. Evet bölgedeki uzun süreli Rum varlığı nedeniyle kültür gezisi kısmı da önemli ancak asıl önemlisi bence yaylaya çıkmak. Kültür turunu kendi aracınızla da yapabilirsiniz ancak o tepelerdeki yolu bozuk yaylalara aracınızla çıkmak işkenceye dönüşebilir. Bu nedenle turla gitmek niyetindeyseniz yayla turu hatta seviyorsanız trekking gruplarıyla gitmenizde fayda var.

Böyle dedim diye Karadeniz’de kültür gezisi yapamayacak mıyız, derseniz. Tabi ki bir Sümela Manastırı, Trabzon Ayasofyası ya da Atatürk Köşkü mutlaka görülmeli, Ordu, Giresun gibi güzel şehirlerde zaman geçirilmeli, mümkünse deniz keyfi bile yapılmalı… Ancak ben derim ki Kapadokya ya da Mardin’de kültür gezileri ya da Bodrum’da, Kaş’tadeniz keyfi yapıp Karadeniz’in sadece yeşiline zaman ayırmak daha iyi bir fikir.


Son yıllarda Doğu Karadeniz turlarına Batum da dahil edilmiş durumda. Ben kesinlikle Batum’u içermeyen bir tur paketi almanızı tavsiye ederim. Batum ile ilgili yazımda bunun nedenlerini paylaşacağım ama yine dönüp dolaşıp şuna geliyoruz: Onun yerine iki yayla daha gezmek daha iç açıcı,boşverin Batum’u yani.

Turlar genellikle sabah-öğlen-akşam yemeklerini kapsadığı için lezzet turizmi açısından süper keşifler yapamayacaksınız. Ama illa ki muhlama, kuymak, laz böreği, sütlaç ve meşhur pidelerden tadacak, her oturduğunuz yerde minicik bir bardak çayı önünüzde bulacaksınız. Kahve, alkol ve –seviyorsanız- meyveye hasret halde geri döneceksiniz.

Bayram tatillerinde değil, yazın herhangi bir başka zamanında gitmekte fayda var. Tıpkı Bodrum, Çeşme’de olduğu gibi deyim yerindeyse her yer vıcık vıcık. Yağmur ise tamamen şansınıza bağlı. Biz bir haftada hiç yağmura yakalanmadık.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder