19 Ağustos 2014 Salı

Yayla Kafası, Giresun, bir de Samsun

Yer: Trabzon, Kayabaşı


Uzunca bir zamandır bu anı beklemiştim. Erkenden uyanacağım, doğanın içinde oksijen çarpmalı uzun bir yürüyüş yapacağım... Vücut buna programlanınca olması gerekenden de erken kımıldanmaya başladım.
Biraz açılayım, kendime geleyim derken erken merken çık bir dolaş en iyisi dedim. Konakladığımız yere gece varınca gündüz gözüne iyice bir bakındım sağa sola, ne yapacağımı bilemedim sonra. MrBalmy’nin başına dikildim, zor da olsa onu uyandırdım ve hazırlıklarımızı yapıp kahvaltıya gittik. Kahvaltı çok matah olmasa da herhalde manzara için değer…


Sonra ekibin bir kısmıyla yayla yürüyüşüne çıktık. Hani öyle spor amaçlı değil, öbek öbek sohbetli, bol molalı, fotoğraf aralarıyla… 







Yaklaşık 45 dakika sonra Lişer Yaylası’na ulaştık. Lişer Kıraathanesi’nde bir mola verdik. Kahvenin sahibi Hüseyin amca 70’ini geçmiş olmasına rağmen kıpır kıpır halleri, esprileriyle hepimizi kendine hayran bıraktı. Kendinden küçük herkesle “tatlım, canım” diye konuşuyor, yaşıtlarına şaka yollu takılıyor. Uzun uzun kahvede oturup sohbet ettik, güldük eğlendik.


Sonra dönüş yoluna düşüp yine bir 45 dakikalık yolla otele vardık. Hemen hareket edip upuzuuunn bir yolculuktan sonra Giresun’a ulaştık. Giresun Kalesi’ni sıcaktan bunalarak fazla gezemesek de kahve molasını uzun tuttuk. Akşamüstü otele girdiğimizde deniz, havuz hayalleri kursak da havuzun kapandığını, otelin önünden de denize girmenin pek uygun olmadığını öğrenip bir kere daha hayal kırıklığı yaşadık. Otelde ise berbat bir hizmet anlayışı olduğunu vurgulamadan geçemeyeceğim. Burada enseyi karartmak istemem ama Giresun New Jasmin Hotel, berbat…



Sabah kahvaltısından sonra dönüş yolu için artık sabırsızlanmaya başladık. Samsun’da mola verip BandırmaVapuru’nu, Milli Egemenlik Yolu’nu, Samsun Arkeoloji Müzesi’ni gezdik, Samsun pidesini de yedikten sonra dönüş yoluna geçtik.









En son yurtdışında bu cümleyi kurmuşken bir kez daha dedim ki: Artık tura kesinlikle katılmamak gerek. Otellerin en kötü odaları, yemeklerin en sıradanı sizi bekliyor, spontan bir işleyiş yok, bugün de gezmeyip buralı gibi bir gün geçireyim deme şansınız yok… Üstelik bence seyahatlerin en zevkli kısımlarından biri otelini, ulaşımını ayarlamak, gezilecek yerler, tadılacak lezzetler, alınacak hediyeler için interneti altüst etmek… O yüzden boşverin, on yeri birden göreceğinize birkaç yeri içinize sindire sindire gezin, tura filan katılmayın, kafanıza göre takılın.

Büyük konuşmuş olmayayım ama bu katıldığım son turdu…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder