22 Ekim 2012 Pazartesi

Nefes Terapisi ya da daha bilimsel adıyla: Transformal Nefes

Cumartesi günü değişik bir tecrübe yaşadım. Hayatımda görmediğim bir yeri görmek, bilmediğim bir şeyi öğrenmek, tatmadığım bir tecrübe yaşamak hep bana müthiş bir tatmin yaşatıyor, hep şöyle bir his geliyor bunları yaptığımda: "Hoooooppp bu da sepete:!" Tabi haddimi bilmezlik etmeyeyim her şeyi öğreniyorum, yaladım yuttum, koydum kenara demiyorum. Ama çabuk sıkılan bir koç burcu insanı olarak ucundan kıyısından bir şeyleri tadıp sonrasında zamanı geldiğinde o işe dalmak ya da "ya gerek yok" diyip başka şeylere yönelmek gibi huylarım var. Neymiş, ne değilmiş bir görüp hayatımdaki yerine ve bir daha karşılaşıp karşılaşmayacağımıza karar veriyorum.


Transformal nefes terapisi de iş yerimdeki arkadaşlarımın iki hafta boyunca durmaksızın "şöyle etkileri oldu, böyle etkileri oldu, hayatımızı değiştiriyor" söylemleri doğrultusunda merakımı uyandırdı. Haddimi aşmadan ne olduğunu anlatmaya çalışırsam, doğru nefes alıp vermeyi öğreterek yapılan seansta bir nevi hipnoz haliyle bilinçaltının temizlendiği ve böylece hayata bakış açısının değiştiği söyleniyor. Aslında fiziksel ve ruhsal pek çok olumlu etkileri olduğu bilinen bir şey, doğru nefesle vücudumuza daha fazla oksijen alarak hücre yenilenmesine yardımcı oluyoruz; öte yandan sinirlenen, kızan, üzülen insanların "nefes alamıyorum, nefesim kesildi, bir nefes alayım" cümleleri de tesadüfen kurulmuş olamaz... Mesela spor esnasında doğru nefes alımının sporun etkisini katbekat artırdığı da bilinen bir gerçek.

İşte arkadaşlarımın sabah, öğle, akşam anlattıkları yahu neymiş bu mucizevi şey hissini uyandırdı ve cumartesi sabahı düştük yola.

Öncelikle bir saat kadar nefes-transformal nefes ile ilgili slaytlarla açıklamalar yapılıyor, eğitmenler kendi hayatlarının mucizesini anlatıyor, "hayatım şöyle kötüydü, böyle kötüydü nefesle tanıştım her şey muhteşem oldu" diye. Örnek olarak birine kısa bir nefes terapisi seansı yapılarak nasıl bir şey olduğu gösteriliyor. Açıkçası o seansı izleyince korkmamak elde değil, "ben yapmayayım" diye bile düşünüyor insan.

Daha sonra kısa bir aradan sonra seansa geçiyoruz. Yerlere mat'ler atılmış yastıklar, herkes bir yere uzanıyor, birbirini tanıyan insanlar genelde yan yana konulmuyor. Bir nefes alıp verme cd'si eşliğinde siz de nefes alıp vermeye başlıyorsunuz, ağzınıza bir pet şişenin kesilmiş ağızlığı sokuluyor, isteyenler uyku bandıyla gözlerini kapatıyorlar.

Seans öncesi eğitmen eşliğinde bir olumlama yapıyorsunuz, hayatınıza neyi çekmek istediğinize karar veriyorsunuz. Benim belki olumlamamla ilgili bir sorunum oldu, bilemeyeceğim. Hayatımın dingin bir döneminde olmam nedeniyle kafamda bir şeyle zaten gitmedim, orada da belki ana başlıklardan kötü olmayan ama diğerlerine göre bir level aşağıda sayılacak bir kategoriyi seçtim ama bunun eksikliğiyle ilgili hayatımda herhangi bir sıkıntım yok. Dolayısıyla ben seansa çok konsantre olamadım ve sonrasında da üzerimdeki etkileri çok olmadı.

Seans başladığında eğitmen eşliğinde nefes alıp vermeye başlıyorsunuz ancak bu öyle kolay bir şey değil, karnınıza, göğsünüze nefes alıp vermek zorundasınız. Tıpkı çakralar gibi elleriyle bastırdıkları belli vücut bölgelerinin nefes alıp almadığını kontrol ederek bilinç altına iniyorlar. Örneğin kalbine nefes almayan insanların sevgiyle ilgili sorunları olduğu söyleniyor, Türk kadınlarının çoğunun rahmine nefes almadığı, nefes alırken karnını değil sadece göğsünü kullananların çok verici olduğu ve mantıklarıyla değil hisleriyle hareket ettikleri gibi tespitler yapıyorlar. Bu noktalara dokunurken de nefesinizi yönlendirmeye çalışıyorlar. İnsanlarda el-ayak uyuşmaları, ağlamalar, gülmeler, çığlık atmalar, öksürük gibi tepkiler doğuyor; kimisi farklı görüntüler görüyormuş, kimisinin aklından cümleler geçiyormuş.

Benim yaşadığım tecrübeye gelince çok kontrollü bir insan olduğum burada da açığa çıktı ve seansa bir türlü konsantre olamadım, dolayısıyla öksürük ve el ayak uyuşması dışında bir tepkim olmadı. Aslında meraktan gitmiş olmam, bir niyet, bir olumlamamın olmaması, eğitmene çok fazla ısınamamış olmam bunlarda etkili diye düşünüyorum, çünkü bir ara başka bir eğitmen yaklaşık 1,5 dakika kadar bana müdahale ettiğinde gerçekten dedikleri etkileri, sanrıları görüp kafamdan hiç aklıma gelmeyen cümleleri kurduğumu fark ettim. Ancak maalesef o 1,5 dakika seansın da son 1,5 dakikasıydı.

Seans sonundaysa herkeste bir dinginlik, bir sükut hali söz konusuydu. Tabi herkes benden daha renkli ve daha değişik tecrübelerle ayrıldı. Birkaç gün içinde olaylara, insanlara her zamankinden farklı yaklaştıklarını, bakış açılarının değiştiğini söylüyorlar.

Aslında bu tarz terapilerin ana noktası hep aynı yere çıkıyor: Her şey insanın kendisinde bitiyor. Bir şeye inanırsan ve istemeyi biliyorsan oluyor. Şüphe, umutsuzluk ise işlerimizi zorlaştırıyor. Nefes terapisinden yine bu dersle çıktım ben. En az beş seans yapılmalı deseler de, daha ihtiyacım olan bir zamanda, hayatıma neyi çekmek istediğime daha net bir şekilde karar vererek gitmeyi tercih ettiğim için şimdilik gitmeyi düşünmüyorum.

Ankara'da transformal nefes için www.transformalnefesturkiye.com ve nefesinidinle@gmail.com adreslerinden bilgi alabilirsiniz.Hayatlarında bir yol ayırımında, bir arayış içinde olanlara sadece kendi özlerini bulmalarına nefes terapisinin farklı bir tecrübe yaşatarak vesile olacağını düşünerek tavsiye ediyorum.
Hayat, doğumla ölüm arasında aldığımız nefeslerden ibaret çünkü.

*Görsel internetten alıntıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder