21 Şubat 2015 Cumartesi

Meydanlarda şampanya patlatarak, havai fişeklerle coşarak yeni yıla girmek...


Yatakta huzursuzca kıpırdanıyorum. Seyahatlerin son günleri hep böyle oluyorum. Garip bir yorgunluk çöküyor bedenime,gezmenin yorgunluğu mu, bitmesinin hüznü mü bilemediğim… Hava epey bir süre aydınlanmıyor, huzursuz ihtiyarlar gibi odada dolaşıp duruyorum. Sonra MrBalmy ile kahvaltıya inip hızlı hızlı yapıyoruz kahvaltımızı. 





Bugünkü planlar arasında Amsterdam’ın dünyaca ünlü ve en önemli müzeleri Van Gogh ve Rijksmuseum ziyaretleri var, ayrıca daha önce denk gelip bakmadığımız yerlere girip çıkacağız, almak istediklerimizi alacağız, son günümüz akılda kalanları tamamlama günü olacak yani biraz. 
Sabahın 10’u olmadan müze meydanına gidip nispeten boş olan I amsterdam’da yine fotoğraf çekmeye çalışıyoruz daha sonra bir önceki gün hızlı sıra diye 1 euro fazlaya satılan müze biletlerimizle müzelere dağılıyoruz. Kızlar Van Gogh Müzesi’ne gidiyor, bizse benim önceki gelişimde Van Gogh’u görmüş olmam nedeniyle Rijksmuseum’a. Eğer zamanınız kısıtlıysa ya da çok müze meraklısı değilseniz önceliğiniz Van Gogh Museum olsun. Yaklaşık iki saat süren müze gezisinden sonra kendimizi kahveyle ödüllendiriyoruz.

Ardından da çiçek pazarından lale ve peynir alışverişine gidiyoruz. Peynirlerin otlu, acılı ve susamlı olanlarını tercih ediyorum, bir de wasabili hardal atıyorum sepete. Lalelerden de renkli bir paketin yanı sıra siyah lalelerden de alıyorum.

Sonrasında markete gidip filtre kahve, şarap gibi standart yurtdışı alışverişimi tamamlıyorum. Magnetleri ve bir önceki gün alışveriş merkezinde promosyonla 25 euroya satılan Beyonce-Heat markalı parfümü de alıyorum, sonra bir kez daha yılbaşı indirimi ve vergi iadesi nedeniyle piyasanın çok altında bir fiyata gelen Chanel Allure’mi ve Lancome Hypnose Drama’mı da alıyorum. 

Amsterdam’dan çok matrak hediyelik eşyalar almanız mümkün. İlk günün bu yazısında gördüğünüz çeşit çeşit kondomlardan penis şeklindeki muhtelif biblo ve eşyalara, yine vajina ya da penis şeklindeki lolipoplardan komik iç çamaşırı ve hatta vibratörlere kadar… Şehrin simgelerinden birinin sex olması nedeniyle burada penis şeklinde herhangi bir eşya bulmak mümkün: Kupadan, magnete, buz kalıbından makarnaya… Herkese değilse de samimi arkadaşlara komik hatıralar getirmek mümkün yani.

Amsterdam’da 31 Aralık gecesi için otelin birkaç uyarısı var: 5’ten sonra dükkanlar kapanıyor, açık yer bulamazsınız, buralılar havai fişeklerden bir an önce kurtulmak için evlerine gider, diye. Aslında bizim niyetimiz Humprey’s’te güzel bir yılbaşı yemeği yemek olsa da bu haber üzerine otelde atıştırmalıklar ve bol bira ile öğünü geçiştiriyoruz.

Yılbaşı programını aylar öncesinde yaparken yeni yıla Avrupa’nın nezih meydanlarında havai fişekler eşliğinde şampanya patlatarak girmekti benim hedefim. Ekibimizde gece kulüplerinin en vazgeçmez müptelası olunca meydandaki yılbaşından sonra sabaha kadar bu kulüplerden birinde eğlenebiliriz fikrine de sıcak baktık.



Öncelikle Paradiso’ya gittik. İki gün önce de biletimiz olmadığı gerekçesiyle kapıdan çevrilmiştik, yine aynı şey oldu, hatta “pazartesi de bizi geri çevirdiniz, bari bugün alın bizi” şirinliklerime “aralık ayının tüm biletleri önceden satıldı” cevabını aldık. Escape’in önündeki sırada sadece içeri girişin 65 euro olduğunu ve İngiltere’den gelen bir çiftin biletlerini nisan ayında aldığını öğrenmemizle şaşkınlığımız daha da arttı. Yılın bu dönemi gideceklere tavsiye bu gece kulüplerine gitmek niyetindeyseniz, uçak, otel rezervasyonlarından sonra kulüplerin biletlerini de internetten halledin. 

Böylelikle gece hayatına dalma girişimimiz bir kez daha sonuçsuz kaldı. Sanıldığının aksine her restoran da kapalı değilmiş bunu da görmüş olduk. Açlığımızı Burger King’te bastırıp marketten şampanya, bira aldıktan sonra planladığımız gibi meydana doğru harekete başladık. Israrla Dam Meydanı’nda değil Nieuw Markt Meydanı’nda havai fişekleri izleyin tavsiyesi aldığımızdan oraya doğru yol aldık. Tam 12’de şampanyamızı patlattık, limandan atılan havai fişeklerle coştuk ve tam 12’de telefonumu kaybettim, 12.30’da bir turist kız MrBalmy’e mesaj yollayarak telefonumu geri getirdi. Yeni yıla telefon arayarak girdim yani. 

Uzun süre sokaklarda kalabalıkla birlikte coşup eğlenip birkaç mekana daha girme girişiminden sonra yorgunluk ve üşümeyle sabahı ettik. Böylece uzun zamandır hayalini kurduğum yeni yıla girme planlarımı da hayata geçirmiş oldum. 

Ertesi gün yorgunlukla uyanıp toparlandıktan sonra eve dönüş yolunda aklımda şu düşünce vardı: Sanırım bir süre daha dingin, içe dönük tatiller yapmak daha iyi olacak…


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder