26 Ocak 2014 Pazar

Seda Diker ile "Haz" var, dahası var

Cinsellik her zaman ilgi çekici, biraz gizli saklı, çoğu zaman tabusal.


İnsanoğlu karmaşık bir mekanizma. Ruh var, beden var, duygular, zihin... Hepsi birbiriyle öyle mükemmel işlemek üzere programlanmış ki birindeki küçük bir aksaklık diğerlerinin tökezlemesine ve o muhteşem makinenin allak bullak olmasına neden oluyor. Son zamanlarda okuduklarımdan, yaşadıklarımdan ve kendi kendime tespit ettiklerimden biliyorum ki bu makinenin bütünlüğünü en çok bozan şey duygu, düşünce, kaygı, korku, endişe gibi içsel şeyler.

Bilinçaltımıza kodlananlar, kaygılar, korkular, alışkanlıklar bu gizli kapaklı konunun, cinselliğin, yalan yanlış, kimi zaman görev, kimi zaman asıl ruhunu unutarak yaşanan bir şey haline gelmesine neden oluyor. Ve hayatımızın, içgüdülerimizin önemli bir parçasındaki aksaklık tüm ruhumuzu, mutluluğumuzu alıp götürüyor. 

Seda Diker ilişkiler konusunda danışmanlık yapan, yazılarıyla, kitaplarıyla kitlelere ulaşan bir ilişki koçu aynı zamanda tantra uzmanı. "Haz" ise ilişkilerin olmazsa olmazı cinsellik konusunda tıkanmalar yaşayan ve farklı sorunları olan üç kadın üzerinden cinsellikte en yüksek mutluluk derecesine ulaşıp bütünsel bir doyuma ulaşmanın yollarını, bu yolla duygusal, zihinsel olarak da aşkı, ilişkileri yaşamanın süreçlerini anlatan bir kitap.

Uzun yıllardır evli olup artık neredeyse "görev" halinde cinsellik yaşayan İpek'i, hayatındaki adamları kaybetme korkusu nedeniyle sex kölesi haline gelmiş Arzu'yu, aile baskısıyla bekaret takıntısıyla sağlıksız ilişkiler yaşayan Nihan'ı okurken hikayeleri öylesine tanıdık geliyor ki... Aslında çoğu toplumsal olmak üzere, kadına erkeğe evrensel olarak yüklenen saçma sorumluluklar, zamanla değişen modern dünya ile kadının ve erkeğin doğadan gelen görevleri haricinde birbirlerinin görevlerini yüklenmeye başlaması, çocukluktan bilinçaltına kodlanan saçma tabular, korkular, kaygılar sorunların temel kaynağını teşkil ediyor.


Kahramanlarımızın üçü de danışmana gidiyor ve orada kitabın asıl misyonu ortaya çıkıyor. Uzun uzun terapi süreçlerinden bahsediliyor. Üç kadının hikayesi dedim ama aslında bunlar bence yazarın danışanlarının genel sorunlarının yansıtıldığı üç karakter olarak karşımıza çıkıyor yoksa bazen "bir dakika bu adamla bu kahraman hangi arada bu kadar yakınlaştı" gibi boşluklar yaşayabilirsiniz. Çünkü kahramanların tanışması hikayesinden sonra bir sonraki bölümde yatak odasına geçiliyor. Ama bu söylediğim bir eleştiri değil. Çünkü yazar zaten peşinen üç kadının sadece yatak odası hikayelerini okuyacağımızı söylüyor. "Cinsellik satar" kuralından hareketle merakla okunan hikayeler bunlar.

Kitabın asıl amacı ise ilişkilerin bedensel, duygusal, zihinsel ve ruhsal olarak bir bütünlükle yaşanıp tam doyuma ulaşmanın yolunu çizmek. 

Kitapta ilgimi çeken bazı bölümlerden bahsedecek olursam:

Erkek cinselliğini bedenini dışında, kadın içinde yaşar. Dolayısıyla kadın cinselliği kalbiyle doğrudan bağlantılıdır. Bu nedenle cinsellikle ilahi sevgiye ulaşmak kadın için mümkündür, erkeğe ise bunu ancak kadın öğretebilir. 

Zaman içinde modern toplumun da getirdikleriyle eril davranışlar gösteren kadınlar, dişil davranışlar gösteren erkeklerin sayısında büyük bir artış olduğu ve bu tarz rol değişimlerinin de ilişkilerin sağlıklı yürümesinde büyük bir sorun teşkil ettiğini vurgulamış Seda Diker. Her zaman bu kimliklere göre hareket edilmesi içgüdülerimiz gereği kadın-erkek ilişkisini ve cinselliği "haz" odaklı yaşamamızın birinci şartı olarak önümüze konuluyor.

Kadının birçok alt kimlik taşıdığı ve alt kimliklerin tümünü birden erkeğine göstermesi ile ilişkinin "tam, olmuş" bir ilişki kıvamına geleceği de vurgulanmış. Bu alt kimliklerin tümünün birden bir matruşka bebek misali katman katman ilişkide açığa çıkması gerektiğinden bahsetmiş. Bu alt kimlikler ve ilişkide taşıdığı anlamlarsa birkaç cümleyle şöyle yansıtılabilir:

Bakire: Masumiyet, arınmışlık, adanmışlık.
Orospu: Bir erkek fahişeyi ayağına getirir, orospununsa ayağına gider. Kadının içinde taşıdığı cinsel gücü ve çekiciliğini aurasıyla yansıtmasıdır.
Özgür kadın: Kadının merkezinde ilişkisi ya da erkeğinin değil, kendisinin olmasıdır.
Cadı: Kadın yüksek sezgileriyle ilişkinin seyrini hissedip bir şifacı gibi davranır.
Lolita: Kadın isteklerini doğrudan belirtir, almayı bilir, vereni mutlu eder.
Anne: Şefkatli, fedakar, koşulsuz sevgi sunan tarafımızdır.
Bilge kadın: Piramitin en tepesindeki kimliktir, ilahi sevgiyi taşır, kalbi ve ruhuyla erkeğine ulaşmıştır.

Tüm bu dikkat çekici noktaların yanında tantra gibi tekniklerle, kundalini enerjisi ve çeşitli terapi yöntemleriyle çakraların açılıp mükemmel cinsellik, boşalmadan orgazm gibi üst seviyeye ulaşma aşamalarından da bahsedilmiş. Kitap kahramanların mutlu sonlarıyla son buluyor. Her şeyin başlangıcının koşulsuz sevmekle başladığını hatırlatarak.

Hikayeler ilgi çekici, magazinel bir yanı bile var bu hikayelerin, diğer kısımlarda ise alınacak, akılda tutulacak çok şey var hele ki bizimki gibi cinselliğin çok farklı şekilde algılandığı bir toplumda.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder