15 Mart 2013 Cuma

Yarım Kalmışlar

Derler ki koç burcu insanı çabuk sıkılırmış, bir sürü yarım yarım iş bırakırmış ardında. Ben de bir koç burcu insanıyım, evet, yaka silkenleri görüyorum:) Ama biraz entersan bir koç burcuyum. Eğer sevdimse ve ilgi alanıma girdiyse hiçbir işi yarım bırakmam. Spor yapmak mesela, uykumdan fedakarlık ederim ama o sporu yaparım, şimdi yüz yogası yapıyorum malum (bkz. burası) altı gün yapıp bir gün yüzü dinlendirmek gerekiyormuş ama ben yedinci gün "ya ben yine de yapayım", diyorum.


Kitap okumak... Çocukluğumdan beri hep elimin altında okumakta olduğum bir kitap mutlaka olur. Ha bazen aylar sürer ama ne yapar eder bitiririm o kitabı, sıkıldım, sevmedimse yarıda bırakır, başka bir zaman baştan başlayıp bir daha okurum, yine de sıkılırsam bitirene kadar sıkarım dişimi.

Hakan Günday'ın Kinyas ve Kayra'sı, benim belki bir yıl önce aldığım bir kitaptı. Ekşi Sözlük'te yere göğe koyamamışlardı. Bir gün D&R'da kitabın ilk 20 sayfasını okuyup epey sarmıştım, sonra aldım kitabı. Okumaya başladım, cık! Götüremiyorum kitabı. Böyle durumlarda hemen kitaba bok atmam, biraz hiperkatiflik olduğu için serde, konsantre olamama ihtimalim daha yüksektir. Nice kitaplar vardır, ilk sefer okuyamayıp ikinci seferde yutarcasına okuduğum.

Neyse bu aralar birkaç günde bir kitap bitirme eğilimine girince bu kitaba da bir daha döneyim dedim. 200'üncü sayfalara dayandım. Ama yok arkadaş okunuyor bir şekilde, ama o kadar... Bakıyorum ki ben sayfalar ilerlerken tatil planlarına dalmışım, o haftaki spor aktivitelerimi, görüşeceğim arkadaşlarımı düşünmeye başlamışım, en son ne zaman manikür yaptırdığıma kadar iş varınca tamam dedim, zorlamanın alemi yok.

Ha kitap kötüdür diyemem, ama bazen bazı şeyler "frekans" meselesidir ya. Sanırım kitap benim "frekans"ıma uymadı. Bir kere hikaye çok "erkek işi" geldi bana. Muhteşem aforizmalar var, insanın yarım bıraktığı kitapta bir sürü altı çizili cümlesinin olması değişik bir şey ama bu kitapta ben bunu yaptım! Hele ki yazarın bu kitabı neredeyse reşit olmadan yazmaya başladığını öğrenince farkındalık seviyesine hayran kaldım!

Ama öte yandan bir çırpıda okunmayan ve okunması da gerekmeyen bir kitap gibi geldi. Çünkü hikayeden ziyade, o aforizmalar ve "hiçlik" üzerine saptamalar için okunmalı, değişik iki karakter olan Kinyas ve Kayra için okunmalı, onların arasındaki değişik ilişki için okunmalı. Ama başucu kitabı misali açıp 10-15 sayfasını okuyup sonra aylarca elime almasam da olur gibi geldi.

Bunun yanında ilk kez bir kitap için okunmalı mı, okunmamalı, ne diyeceğimi bilemedim. Yarım bıraktığıma göre okunmamalı ama bir gün elime tekrar alacağımı bildiğim için okunmalı.



Bu aralar her şeye kulp takan titiz teyzeler misali olsam da, beğenmediğim bir filmi de yazayım: Kelebeğin Rüyası. Yılmaz Erdoğan filmlerinin öykülerini severim, fragmanları izleyince tamam dedim, güzel bir öykü daha geliyor. Ama ben bir öykü maalesef göremedim. Evet o dönemle ilgili vurucu sahneler var ama filmin sonlarına doğru ruhumun epey sıkıldığını belirtmem gerek. Yine de gidip çok etkilendim, bayıldım diyenler de var tabi. Zevk meselesi.



Bir şeyi de beğen be kadın derseniz, internet alışverişinde www.enmoda.com adlı siteyi şiddetle tavsiye ederim. Benim gibi gözümle görmeden, elimle dokunmadan alamam diyorsanız, bu siteyi denemenizde fayda var, önyargılarınızı kırmanıza çok yardımcı olacak. Ben bu siteden bir cuma günü iki adet etek sipariş ettim, fatura tutarı ne olursa olsun kargo bedava, hem de anında kargoyla. Pazartesi sabahı ikisi de elimdeydi, birinin bedeni büyük gelince hemen faturanın arkasındaki formu doldurup değişim talep ettim, karşı ödemeli olarak kargoladım. Cuma günü eteğimin bedeni değişmiş, askıya asılıp güzelce kutulanmış olarak elime geçti. Göz atmaya değer...

Haftasonu geldi. Bol okumalı, bol gezmeli, en en en sevdiklerimizle geçen iki gün olsun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder