12 Nisan 2015 Pazar

Evde daha iyi bir ben!

Bu sıralar daha iyi bir ben üzerine kafa yorduğumu bu yazımda söylemiştim. İlk olarak fizyolojik sağlığım üzerine yoğunlaştığım çalışmamda dört hafta devirmişken zaman zaman tabi ki beklentim dışında olaylar gelişiyor, ancak yine de dengeyi bulma ve toparlama kısımlarında başarılı olmaya başladığımı gözlemleyip mutlu oluyorum.

Daha iyi bir ben yolunda ikinci adım insan detoxuydu

“Daha iyi bir ben” için hayatımın birçok alanında düzene sokmam gereken konular var, fiziksel yaşam alanlarım, iş, kültürel ve sosyal hayatımmental ve ruhsal sağlığım, insan ilişkilerim ve aklıma gelmeyen niceleri… Tüm bunlar içinde en kolayı fiziksel koşulları düzenlemek sanırım. Ben de onlardan başladım. 

Hazır baharın ilk kıpırtıları başlamışken bu kez evde bir bahar havası estirmenin ve yaşadığım alanda taze nefeslik yer açmanın zamanı gelmişti. 

Genetik olarak ev işleri konusunda bir hayli temiz, titiz bir aileden geliyorum. Bu konunun ağababası anneannemdir. Temizlik maceralarını anlattığım herkesin ağzı bir karış açık kalır. Ev, düzen, nizam, mimari konusunda pirdir. Yaptıkları arasında evi badana yaptırırken usta gittikten sonra evi bir daha boyamaktan tut, tuvalet kapısını söküp küvette fırçayla sabunlamaya kadar bir sürü hijyenik icadın sahibidir. Bizlerin evine geldiğinde dolap içlerine, yatak altlarına filan bakar, beğenmezse öğütler verir. Böyle bir annesi olan bir kadın tarafından yetiştirilmem küçük yaşta toz bezleriyle tanışmama vesile oldu. Her ne kadar kendi evim olana kadar evin işleri umurumda olmasa da…

Alt yapım sağlam olsa da kendi evim olduğunda deneme yanılma yoluyla öğrendiğim bir sürü şey oldu. Bunlardan biri istediğin kadar kadın tutup evi temizlet, 24 saat çalışan bir hizmetçin yoksa ve o peşinde dolanıp durmuyorsa işlerin büyük çoğunluğunu sen yaparsın, eve gelen gündelikçinin yaptığı kaba iş de zaten atla deve bir şey değildir, önemli olan, zaman alansa ince işlerin yapılmasıdır ve hiçbiri bu işleri yapmaz. Mesela hiçbir kadın dolap içlerine girip temizlemez… 

Geçen yıl 23 Nisan’ımı evdeki dolapların içinde geçirip tatil günümü yemenin ve sonlara doğru sıkılıp bazı yerleri üstünkörü temizlemenin sonucu olarak bu yılki bahar temizliğinde her hafta bir dolabı halledip haftasonu tatilimi heba etmemek gibi bir karar aldım. 

İlk olarak mutfaktan başladım. Tarihi geçen baharatları, bakliyatları çöpe yolladım, çayları, kahveleri kutuladım, kullanmadığım tabağı çanağı birilerine gönderdim. Baharatlıkların hepsini yıkayıp düzenledim, boşalanları doldurdum, tüm dolapları indirip silip, kullanışlılığa göre yeniden düzenledim, yerleştirdim, fırın, bulaşık makinesi, buzdolabının altlarını süpürdüm, buzdolabının raflarını yıkadım. 


İkinci hafta giyinme odasına girdim. Giysilerimin, kozmetiklerimin, kitaplarımın olduğu odada da fazlalık ne varsa attım, tadilata gidecek, yıkanacak, ütülenecek, giymediğim kıyafetlerimi ayırdım. Raflardaki gereksiz evrakları boşalttım, kozmetikleri, kremleri, ilaçları kutuladım, çekmecelerin içine kadar süpürüp temizledim. 




Üçüncü hafta benim için en eğlenceli hafta oldu. Yıllardır aldığım hiçbir ayakkabıyı elden çıkarmamıştım. Kıyamıyordum, hepsini temiz kullandığım için yeniden moda olacakları günü bekliyordum. Eve yerleşirken de ayıklama fırsatım olmadan hepsini kutulu şekilde dolaplara yerleştirmiştim. Ancak bu sefer atma sırası onlara geldi. Sayısız çift ayakkabıyı elden çıkarırken çok eğlenceli dakikalar geçirdim, son 20 yılın ayakkabı modasına bir kez daha şahit olurken bir yandan da kutuları azalttıkça hafifleme hissini damarlarımda hissettim ve günün bingosu ayakkabı kutusundan çıkan ne zaman, nasıl oraya girdiğini bilmediğim çeyrek altın oldu!

Dördüncü haftam MrBalmy’nin kullandığı yatak odası dolaplarında geçti. Orası tamamen kontrolüm dışında bir yer olduğundan açıkçası dolap ve çekmecelerin içine girmek benim için daha maceralı oldu. Islak mendilden, fişlere, kırık saatler, kullanılmayan gözlüklere değişik bir çöp ev konseptiyle karşılaştığımı söylemem gerek. Ancak beni en şaşırtan şey dolaptaki hemen her şeyin yıkanmak üzere ayrılması oldu. Çekmeceleri daha işlevsel hale getirip sadeleştirme yoluna gittik. 


Beşinci haftamda ise banyo dolabı ve salondaki dolapların içindeydim. Banyo dolabı da o karanlık deryalardan biri… Yıllardır kullanılmayan krem, şampuan gibi kozmetikler, bir şeye iyi geldiği için alınıp bir kere kullanılan yağlar, promosyon ürünler, son kullanma tarihi çoktan geçmiş bir sürü kozmetik, eski diş fırçaları, jiletler… Öte yanda kullanılmayan bin tane havlu, deterjanlar… Püf nokta kullanılmayanların hepsini atmak tabi ki. Dolabın dağılmadan kalabilmesi için doğru sınıflandırmayı yapmak diğer bir önemli konu. 

Salondaki dolaplarda ise bendeki durum çeşitli üçlü-beşli prizler, şarj kabloları, tabak çanak, izlediğim filmlerin dvd’leri, elektronik aletlerin kapları, garanti belgeleri, faturalar… Öncelikle izleyip de olmazsa olmaz dediğim filmler haricinde tüm dvdleri atarak başladım. Bayramlarda hediye gelen çikolataları çocuklara dağıttım, fişlerin, prizlerin her birini bir araya topladım. Garanti belgeleri, telefon kapları, faturaların gereksizlerini atıp gerekenlerin de hepsini bir araya topladım. MrBalmy’e iş evrakları için bir göz boşalttım. 

Sonuç olarak ferahlayan bir ev, kapalı kapılar ardında kaotik bir ortam yaratan kargaşadan kurtulmuş oldum.

Beş haftalık bu derin çalışmam sonucunda birkaç tavsiyede bulunmam gerekirse:

- Her şeyi aynı güne sıkıştırmayın, bir yere odaklanın, içinizden gelmiyorsa hiçbir şey yapmayın, çünkü zihinsel olarak sandığınızdan daha çok odaklanmak gerekiyor.
- Eğer oda oda gitmek istemezsiniz bir tavsiye olarak aynı şeyleri düzenlediğiniz çalışmalar yapabilirsiniz: Kıyafetlerin düzenlendiği gün, ayakkabıların düzenlendiği gün, evrakların düzenlendiği gün gibi. 
- En çok karışan, en dağınık çekmece ya da dolaplarınızı sadeleştirin, eşyaları azaltın, en azından birkaç çeşit eşya yerine tek çeşit eşya koyun.
Son bir yıldır kullanmadığınız, giymediğiniz eşyalarınızı atmaktan korkmayın, yenilere yer açılsın!
Hazır düzenleme işine girmişken kuru temizlemeye gidecekleri, tadilata ihtiyacı olan şeyleri de ayırıp temizlenmiş ve onarılmış halleriyle yerlerine kaldırın. 
Sınıflandırma yapmak her açıdan büyük kolaylık… Mutfakta bardakların hepsinin aynı rafta durması, kıyafetlerin renklerine göre dizilmesi, ayakkabıların çeşitlerine göre bir arada olması aradığınızı kolay bulmanızı ve düzenin bozulmamasını sağlar. 
Ve son olarak elinize aldığınızda size neşe vermeyen şeyleri atın gitsin!

Evet kendinizi hizmetçiliğin doruklarında da hissetseniz dolap kapağını açınca karşınıza çıkan o düzenli, o ferah manzara her şeye değer!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder