31 Ocak 2015 Cumartesi

Amsterdam'da yılbaşı

Ocak ayını bitirirken utançla buraya yazmak istediğim bir sürü şey olduğunu fark ettim. Bir nevi dilim şişti ama artık üşengeçlik, tembellik ya da kısmet adı her neyse oturamadım bilgisayarın başına. Ben de bir ay öncesinden başlamak istedim, yılbaşı programımızdan...

Ne sırf yılbaşı akşamı diye vasat altı fix mönülerini iki-üç fiyata kakalayan mekanlar, ne de evde sofralar dizmekten helak olmak…

Yeni yıla bir yerlere seyahat ederek girmek bence en güzel plan. 

Son üç yıldır illa ki yılın son günlerine bir gezi planlarken bu yıl Avrupa’nın bir yerinde, o geniş meydanlardan birinde havai fişeklerle kutlamak istedik 2015’in gelişini. 

MrBalmy Amsterdam’ı merak ediyordu, ben 6 yıl önce gitmeme rağmen o zaman “buraya bir daha gelirim” demiştim. Biletler, oteller ayarlandı, üç kız arkadaşım da bize katıldı ve yılbaşından önceki pazar düştük yollara.

Otelimiz şehir merkezinin tam kalbinde üç yıldızlı Rho Hotel. Birkaç tavsiye yazısında rastladıktan sonra gerekli yazışmaları yaptık. Öncelikle Amsterdam’a gideceklere yıldızlarla önereceğim bir yer burası. Dam Meydanı’na yalnızca bir apartman uzaklıkta, çok yeni değil ancak odaları ferah. Oldukça geniş bir kahvaltı imkanı da var. Şehrin ana terminal noktası Centraal Station’a ve birçok gezilecek bölgeye de yürüme mesafesinde.
Uçaktan inip trene atladığımız gibi Centraal Station’da soluğu alıp oradan 10 dakikalık bir yürüyüşle oteldeyiz. Yerleşip kendimize geldikten sonra hemen resepsiyonistten tüyoları alıyoruz, bir de zil çalan karnımızı susturacak mekan önerilerini.






İlk işimiz beş kişilik grupla karnımızı doyurmak oluyor. Tavsiye edilen mekanlardan Humprey’s’e gidiyoruz. Humprey’s seçenekli fix mönü sunuyor, yani başlangıçlardan istediğinizi, ana yemeklerden istediğinizi ve tatlılardan istediğinizi seçiyorsunuz. Fix mönü diyince tereddüt etmeye hiç gerek yok, yediğim en iyi kırmızı et ızgaralarından ve suflelerinden biriydi. Başlangıç olarak seçtiğim salata, peynirler, mekanın ekmekleri, otlu tereyağı ve ev yapımı şarabı bir harikaydı. Mutlaka gidilmeli.
Günümüz sabah 5'te başladığından sonraki günlere enerjimizi saklamak üzere marketten alışverişimizi yapıp odada biralarımızı hüplettik, yol yorgunluğundan erkenden sızıp kalmışız.


Karnımız doyup ev yapımı şarap da içimizi ısıtınca şehrin havasını koklamak üzere dolaşmaya başladık. Önce Dam Meydanı’nda, ardından meşhur Red Light’da keşiflere başladık. Envayi çeşit eğlencelik kondom dükkanısexshoplar, vitrinlerde kadınlar, sex tiyatrosu derken Casa Rosso’nun kapısından döndük, girip girmeme konusunda anlaşmazlığa düştük. Daha önümüzde birkaç gün var derken erteledik bir süre.












Hiç yorum yok:

Yorum Gönder