Gidip de beğenmeyen var mıdır bilinmez, varsa da münferit
şeylerden kötü izler kalmıştır hafızalarda, belki de ondan. Benimse
söyleyeceğim şu: Üç gün için Barcelona’ya giderseniz, ya ben hiçbir şey
görmedim, yapamadım, anlamadım, daha çok zaman istiyorum der durursunuz.
Ne yapalım ki yine bir paket tur almışız. Konaklamaya,
uçuşa, şehirde kalınacak süreye onlar karar veriyor ama o şehirde ne yapacağımıza
da karışamazlar ya!
Akşamüstü otele yerleşir yerleşmez soluğu resepsiyonda
alıyoruz. Haritalar, sorular derken, rehber bizi yakalıyor, “gelin bana sorun,
ben sizin rehberinizim” diye bozuk çalıyor ama biz ayıp olur diye soramıyoruz
ki! Otel şehrin bir hayli dışında ama Barcelona’da harika bir raylı sistem var,
biraz karışık ama öğrenmek zor değil. Resepsiyondaki David ise hakikaten değme
rehbere taş çıkartacak kadar iyi açıklıyor her şeyi, çok da sempatik.
Akşam merkeze inip şu meşhur cadde La Rambla’ya gidelim diye
düşünürken rehber ve yanında turdan birkaç kişi gelin gelin diye bizi
yakalıyor, meğer rehber akşam bir tur ayarlayacakmış ve o sırada oradaki çocuk
kız arkadaşına evlenme teklif edecekmiş, bizi de plana dahil edip kızın başına
taç takma görevi bana verilince mecburen onlara takılmak zorunda kaldık. Neyse
dedik, hayırlı bir şeye vesile olalım.
Akşam rehber bizi PlaçaEspana’ya götürdü. Eski bir fuar
alanı, akşamları ışık şovlarıyla görkemli hale getirilmiş bir saray, eskiden
arena, şimdi bir AVM olan ve üst katındaki restoran ve gözlem terasıyla
Barcelona manzarası sunan bir yer. Biraz bu terastan manzaraya bakıp ardından
orada tapas ve sangriadan oluşan yemeklerimizin ilkini yedik. Mekan ismini
hatırlayamasam da, terasa çıkınca sağa doğru 90 derece gibi kalıyor. Neden
söylüyorum bunu, koca koca tabaklarda gelen tapasları bitirmenin imkanı yok,
daha sonra pek çok yerde aynı şeylerin çeyreğini çok daha pahalıya yiyeceğimiz
için sizin de aklınızda bulunsun.
Turla gezmenin gıcık taraflarından biri olarak yemekler
yarım, içkiler boğaza dizilmiş vaziyette kalkıp kalkan tur otobüsüne yetişmeye
çalıştık. Barcelona’da bu ayrıca bir sorun, çünkü kimsenin acelesi yok!
Restoranların önünde kuyruklar oluşuyor mesela, zannediyor musunuz ki harika
yerler de ondan… Sadece servisin yavaşlığından, sipariş vermeniz, yemeklerin
ardından hesabın gelmesi hatta hesabın para üstünü bile dakikalarca
bekleyebilirsiniz ve bu onlar açısından hiçbir sorun teşkil etmiyor.
Ardından Olimpiyat Stadı’nı otobüsten görüp Barcelona’nın
meşhur tepelerinden biri olan Montjuic’e gidiyoruz, evlenme teklifi burada
yapılıyor. Teklifin heyecanı filan derken sağa sola çok bakamadan otele
dönüyoruz. Bir daha grupla takılmama kararı alıyoruz.
Zaten bir sonraki günü programı hazır bile!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder