Barcelona’ya gidecekseniz, sayfalarca gidilecek yer
bulabilirsiniz, onlarca tapas bar, restoran… Bunların içinde de mutlaka “şuraya
çıkın, Barcelona’yı bir de tepeden görün” yazacaktır. Montjuic, Montserrat,
Tibidabo…
Montjuic’e ilk akşam 10 dakikalığına da olsa gitmiştik,
Montserrat’ın ise bizim Sümela gibi bir yer olduğunu okudum ama yolu uzun
sürdüğünden biz de başka bir tepeye çıkıp Barcelona’yı gördük: Tibidabo’ya.
Barcelona’daki son günümüzün sabahı erkenden önce son durağı Tibidabo olan
metroya, ardından 196 numaralı otobüse, en son da finükülere binerek Tibidabo
tepesine ulaştık.
Devasa bir kilise, eğlenceli bir lunapark ve bir anten kulesi
var Tibidabo’da. Ancak günlerden Salı olduğu ve lunapark ve anten kulesinin
çarşambadan pazara açık olduğunu bilmeden gittiğimiz için sadece Barcelona
manzarası izlemekle geçti buradaki zamanımız. Ancak yolculuğu ve manzarası
gerçekten değdi. Daha sonra 700 metre yükseklikteki kilisenin en tepesine çıkıp
Barcelona’ya bir de oradan baktık, bu görkemli kiliseye ve eşsiz manzaraya doya
doya bakmak harikaydı! Bu yükseklikteki roller coaster bile o kadar heyecan
yaratamazdı herhalde!
Ardından La Rambla’ya inip eve götüreceğimiz VineEsmeralda
alışverişlerimizi yaptık, sonra da önünde kuyruklar oluşan tapas restoranı
Les Quinze Nits’te tapas ve sangriadan oluşan bir keyif yaptık harika bir meydan
olan PlaçaReial’de. Ardından da La Rambla’daki meşhur pazarı ziyaret edip otele
döndük.
Gece tekrar dışarı çıkıp LasTarantos’ta muhteşem bir
Flamenko gösterisi izledik. Canlı müzik eşliğinde, gözlere, kulaklara bayram
bir şov oldu. Ardından biraz da Barcelona gecelerini keşfedelim dedik ve
Barceloneta adındaki harika sahil şeridinden ilerleyerek gece kluplerine ulaştık.
Opium, Catwalk, Shoko gibi pek çok ünlü clubın içinden Opium’u tercih ettik.
Geniş geniş koltuklar koymuşlar mekanın bahçesine, isteyen oturuyor, isteyen
uzanıyor, müzik sesi de eğlendirecek derecede geliyor üstelik dışarıya, zaten
içeride pek kimse takılmıyor. Mojitolarımızı bunun şerefine kaldırdık, biz ne
zaman eğlenmeye gitsek, 10 kişilik masaya 2 tane bistro sandalyesi düşer,
kızlar arasında bir sandalye kapma yarışı başlar, sandalye kapamayan da son
çare olarak ayakkabılarını çıkarır atar, o yüzden bunun tadını çıkardım bol
bol, zaman zaman uzandım, zaman zaman yattığım yerden dans bile ettim.
Barcelona’daki son günümüzü sabahın ilk ışıklarına kadar sürdürdük.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder